Bir aile şirketi olarak ticaret hayatına başlayan ve 1999 yılında Almanya’da kurduğu şube ile üretim gücünü uluslararası arenaya taşıyan Meray Kuruyemiş, şimdi üretimini yaptığı yaklaşık 50 çeşit kuruyemişle Gana’dan Vietnam’a dünyanın 40 farklı ülkesine ihracat gerçekleştiriyor.
Hayallerinin tüm dünyada tanınan ve sevilerek tüketilen global bir Türk Kuruyemiş Markası olmak olduğunu ifade eden Meray Kuruyemiş Gıda Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kılıç ile Meray’ın başarı hikayesini Gaziantep Ticaret Borsası Dergisi okurları için konuştuk:
SORU: Mehmet Ali Bey, çiftçilikten Türkiye’nin kuruyemiş sektöründe ihracat liderliğine uzanan zor ama başarı dolu bir hikayeniz var. Meray Kuruyemiş nasıl kuruldu? Hangi aşamalardan geçti? Şirketin şu an ki üretim kapasitesi hakkında bilgi alabilir miyiz?
-Meray Kuruyemiş bir aile firması, 1978 yılına dayanan bir tarihimiz var. Rahmetli babam çiftçiydi, Antep Fıstığı ticareti ile uğraşıyordu. Daha sonra köyden şehre göç edip burada ufak ufak Antep Fıstığı ticareti ile iştigal etmeye başladı. Yaklaşık 20 yıl kadar fıstık alım satımında istihdam oluşturdu. Daha sonrasında 1999 yılında Almanya’nın Hamburg şehrinde küçük bir işletme kurduk. Türkiye’de ürettiğimiz Antep fıstığı ve Kuruyemiş çeşitlerinin oraya ihracatına başladık. İhracat serüvenimiz bu şekilde başladı. Sonrasında 2010’lu yıllara gelince de büyük bir kuruyemiş fabrikası kurduk Almanya’nın Hamburg şehrinde. Şu an hem Almanya’da hem de Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesinde bulunan, 17 bin metrekare kapalı alanı sahip kuruyemiş tesislerimizde üretimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Almanya ve Türkiye’de ürettiğimiz ürünlerimizi dünyanın çeşitli ülkelerine ihraç ediyoruz.
Yaptığımız işin geneli son tüketiciye yönelik, perakende zincirlerine hizmet veriyoruz. Dünya genelinde 30’a yakın kendi bayiliklerimiz var. Türkiye’de son 3 yıldır paketli kuruyemiş sektöründe lider konumdayız. Kalite anlayışı olarak devamlı tüketici memnuniyetini ve son teknolojiyi kullanarak üretimde yapılması gereken tüm inovasyonları ve AR-GE çalışmalarını temel bir zemine oturtarak başarımızı bu şekilde devam ettirmeye çalışıyoruz.
-SORU: Üretim bandınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Kaç çeşit ürün üretiyorsunuz?
-50’ye yakın kuruyemiş çeşidi üretimimiz var. Bunun yanında bir de Türk Kahvesi üretimine geçen yıldan itibaren başladık. Hem tuzlu hem de doğal dediğimiz kuruyemiş ürünlerimiz var. Bunları endüstriyel anlamda sunduğumuz yerler var, çikolata sektörü gibi Avrupa’da özellikle. Ama daha çok Retail Marketing dediğimiz (Perakende Pazarlama) marketler üzerinde yoğunlaşıyoruz. Ulusal bir marka olan Meray Kuruyemiş Türkiye’deki markalaşmasını dünya geneline yaymak için ciddi bir hedef koydu ve o yönde de emin adımlarla ilerliyor.
SORU: Kaç ülkeye ihracat gerçekleştiriyorsunuz?
-Gana’dan Vietnam’a kadar hitap ettiğimiz geniş bir coğrafya var. Mesela, Gana’ya mısır satıyoruz. Buna benzer çok değişik ülkelerde fırsatlar mutlaka çıkıyor. Şu ana kadar 40’a yakın ülkede ürünlerimiz satılıyor. Ana hedef pazarımız en çok yoğunlukta bulunduğumuz yer olan Avrupa ama Meray markasıyla 3-4 kıtada kuruyemişlerimizi bulabilirsiniz.
SORU: Pandemi süreci sektörünüzü nasıl etkiledi? Bu süreç gıdanın öneminin daha iyi anlaşılması açısından dünyaya bir deneyim oldu mu?
-İki yıldır dünyayı tehdit eden pandemi den dolayı ciddi anlamda bir doğal tüketime yöneliş var. Bunlar içerisinde de kuruyemiş ciddi bir yer alıyor. Pandemi döneminde İnsanlar şunu fark etti: Doğal beslenmenin ne kadar önemli olduğunu, gıdanın dünya genelinde ne kadar önemli bir yer teşkil ettiğini. Tüm tüketiciler ve dünyadaki hemen hemen her ülke bunu çok derinden hissetti. Bizlerde şunu anladık gıdanın, bir ülkenin mutlaka en önemli hedeflerinden birisi olması gerekiyor. Hem gelir kaynağı olarak hem de olası afetlere karşı gıda sanayisinin çok iyi bir durumda olması gerekiyor. Tabi burada olay sadece sanayi ile bitmiyor. Çiftçiden, tarıma, toprak analizlerine kadar her yere inilmesi gerekiyor. Bizim Meray markası altında başarılarımızın en önemli etkenlerinden birisi de biz çiftçideki ürüne kadar iniyoruz. Ürünün hangi tohumla ekildiğini hangi ilaçların verildiğini, hangi yıla ait olduğunu bunların hepsini kontrol ediyoruz. Ürünümüzü ona göre alıyoruz. Bunlar çok önemli detaylar. Kısaca pandemi gıdanın insanlık için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
SORU: Ticari hayatınız Antep Fıstığı ile başladı ve üretim bandınızdaki en önemli aktörlerden birisi yine Antep Fıstığı. Bu ürünün rekoltesi her geçen yıl artıyor. Antep fıstığı üretiminde ülkemizin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
-Antep fıstığı Mezopotamya bölgesine ait bir ürün, tarihçesi bu topraklarda yatıyor. Ülkemizdeki tarımsal politikaların uzun vadeli yapılmamasından dolayı bizdeki üretim kısıtlıydı. Dünyadaki diğer fıstık üreticileri İran ve Amerika’daki üretim bizden fazlaydı. Ama son 15 yıldır özellikle bu bölgede ciddi bir gelir kaynağı olması sebebiyle ve ülkemizdeki tarım politikalarının da iyileşmesiyle çok fazla ekim alanı oluştu. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 330 bin ton Antep fıstığı üretimi hasadı yapıldı. Bu 2025 yılında 500 bin tonlara rahatlıkla ulaşabilecek bir rekolte. Tabi bu beraberinde şunu da getiriyor. Üretiminiz ne kadar fazlaysa fiyat istikrarınız o kadar kalıcı olabiliyor. Şu an Antep fıstığının dünya genelinde her türlü market zinciri ile olsun veya her ülkede satılamıyor olmasının ana sebebi fiyat istikrarsızlığıdır. Rekoltenin artışı fiyat istikrarının sağlanmasının yanı sıra Türkiye’deki büyük yatırımcı şirketlerin de bu üründen pay almak için mutlaka oyuncu olacağı anlamına gelmekte. Eskiden bir Antep fıstığı ağacı 30-40 senede verime gelirdi ama şu an teknoloji ile bu süreç kısaldı. Değişik fide çeşitleri ile ortalama 10 yılda artık hasada ulaşabiliyorsunuz. Bu da sevindirici bir haber hem çiftçimiz hem bölgemiz için hem de Gaziantep’imiz için. Ben ileriye umutla bakıyorum, ülkemiz bu konuda çok daha iyi bir yerlere ulaşacaktır.
SORU: Gaziantep Ticaret Borsası Antep Fıstığının tarımsal ürün desteği kapsamına alınmasına yönelik Bakanlıklar ve ilgili kurumlar nezdinde çalışmalar yürütüyor. Bunları sektörün bir paydaşı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Ürünün destekle kayıt altına alınması sektörel sorunlara çözüm olur mu?
Öncelikle bölgemizde yatırım aracı olarak çok fazla bir alternatif yok. Bu nedenle kazancını Antep fıstığına adayan çok fazla insan var. Bu insanlar yatırım aracı olarak ya Emlak’a yönelecek ya dövize yönelecek ya da kendi bildiği ürüne yönelecek. Bu bölgede bilinirliği en yüksek ürün ise yeşil altın olarak tabir edilen Antep Fıstığı. O yüzden Antep fıstığını bir yatırım aracı olarak kullanması normal. Ama bunu engellemenin yolu da kayıt dışının önüne geçilmesi ile mümkün. Kayıt dışının önüne geçilmesinin de en büyük yolu tabi ki bu ürüne tarımsal destek verilerek kayıt altına alınmasından geçiyor. Gaziantep Ticaret Borsası bu konuda gerek Tarım ve Orman Bakanlığı nezdinde gerekse de diğer bakanlıklar nezdinde çok önemli çalışmalar sürdürüyor. Bu çalışmaları yaparken bizlerden yani sektörün tüm bileşenlerinden de görüş alarak ortak bir akıl çerçevesinde hareket ediyor. Ve daha da güzeli, bu konuyu aralıksız her platformda gündeme getiriyor, meclis çatısına kadar da taşıdı. Bu konuda gerçekten çok önemli adımlar atıldı, sürece yönelik faaliyetler de aralıksız devam ediyor. Ben Gaziantep Ticaret Borsası'nı bu hassasiyetinden dolayı özellikle kutluyor ve sektörümüz adına teşekkür ediyorum.
SORU: Gaziantep Ticaret Borsası tarafından İKA destekleriyle kurulan Türkiye’nin ilk Antep Fıstığı Lisanslı Deposu hizmet vermeye başladı. Lisanslı Depoyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektöre katkı sağlayacak mı?
-Gaziantep Ticaret Borsası tarafından şehrimize Antep Fıstığı Lisanslı Depo kurulmasını sektörümüzün geleceği adına çok önemli bir yatırım olarak değerlendiriyoruz. Türkiye’nin ilk Antep Fıstığı Lisanslı Deposunun Antep fıstığının ana vatanında kurulması zaten ayrı bir anlam ve önem taşıyor. Projenin başlatılmasında biz de olumlu görüşlerimizi bildirmiştik. Antep Fıstığı Lisanslı Deponun yaygınlaştırılması gerektiğine inanıyorum. Hatta Gaziantep’le de sınırlı kalmamalı, tüm bölgeye yaygınlaştırılması lazım. Şehrimizdeki mevcut deponun da talebe bağlı olarak fiziki depolama kapasitesinin artırılması gerekli. Antep Fıstığı Lisanslı depo üretici kadar gerçekten ihracatçı için kaçırılmayacak büyük bir fırsat. Bizim ileriye yönelik ürün kalitesi anlamında ve stok anlamında bir sıkıntı yaşamayacağımızın en büyük göstergesidir. Bu konuda borsamızın attığı bu adımları çok doğru ve yerinde buluyoruz. Şehrimize Antep fıstığı lisanslı depoyu kazandırdığı için de ayrıca teşekkür ediyoruz.
SORU: Röportajımızın sonuna geldik son olarak eklemek istediğiniz bir mesajınız var mı?
-Gaziantep gibi bir şehirde doğmak, burada büyümek bizler için gerçekten büyük bir şans, ne kadar şükretsek ve gurur duysak az diyorum.